Kaynakların Sınırlılığı, Seçimlerin Maliyeti ve Tarihten Bir Ders: Hekimbaşılık Ne Zaman Kaldırıldı?
Ekonomik düşüncenin temeli, sınırlı kaynaklar karşısında alınan kararların sonuçlarını anlamaktır. Bir ekonomist, toplumun refahını incelerken yalnızca rakamlara değil, aynı zamanda tarihsel kurumların ekonomik işlevine de bakar. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki “Hekimbaşılık” kurumu da bu açıdan incelenmeye değerdir; çünkü bir yandan sağlık hizmetlerinin örgütlenmesinde bir “piyasa düzenleyicisi” gibi işlev görürken, diğer yandan merkezi otoritenin kaynak dağılımı politikalarını yansıtır. Bu yazıda, Hekimbaşılığın kaldırılışını yalnızca tarihsel bir olay olarak değil, aynı zamanda bir ekonomik dönüşüm süreci olarak ele alacağız.
Hekimbaşılık Kurumunun Ekonomik İşlevi
Hekimbaşılık, Osmanlı’da sağlık sisteminin başındaki en yüksek otoriteydi. Saray hekimlerinden taşradaki şifahanelere kadar tüm tıbbi yapı, bu kurumun denetimi altındaydı. Hekimbaşı, yalnızca bir doktor değil; ilaç temininden bütçe yönetimine, hekimlerin atamasından fiyat denetimine kadar geniş bir ekonomik alanın düzenleyicisiydi.
Bu yapı, bir anlamda “devletin sağlık piyasası üzerindeki müdahalesi” idi. Modern ekonomi terimleriyle konuşacak olursak, Hekimbaşılık piyasada “monopolistik düzenleyici” bir role sahipti. Bu durum, arz-talep dengesini merkezi bir otoriteye bağımlı hale getiriyor, piyasa içindeki rekabeti sınırlıyordu. Ancak o dönemde devletin temel amacı, verimlilikten çok “istikrar” idi; dolayısıyla bu merkezi yapı toplumsal güveni sağlama açısından işlevseldi.
Modernleşme, Serbest Piyasa ve Kurumsal Dönüşüm
19. yüzyıl Osmanlı modernleşmesiyle birlikte ekonomik rasyonalite anlayışı da değişmeye başladı. Tanzimat Dönemi, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda mali ve idari reformların da yapıldığı bir dönemdi. Bu dönüşüm sürecinde, sağlık alanında da merkezi kontrol yerini kurumsal çeşitliliğe bırakmaya başladı.
Bu dönüşümün bir sonucu olarak, Hekimbaşılık 1850 yılında kaldırıldı. Yerine “Tıbbiye Nezareti” ve “Sıhhiye Meclisi” gibi daha modern ve bürokratik kurumlar kuruldu. Bu değişim, klasik bir ekonomik yeniden yapılanma örneğidir: eski sistemin “kamu tekeli” modeli, yerine “kurumsal uzmanlaşma” ve “piyasa uyumlu denetim” modeli getirilmiştir.
Ekonomik açıdan bakıldığında bu, kamu kaynaklarının yeniden dağıtımı anlamına gelir. Hekimbaşılık sistemi, devletin sınırlı bütçesinin büyük kısmını merkezi otorite eliyle yönlendirirken, yeni sistem bu harcamaları farklı kurumlar arasında paylaştırmıştır. Böylece sağlık piyasasında rekabet ve verimlilik artışı sağlanmıştır.
Piyasa Dinamikleri ve Bireysel Kararlar
Hekimbaşılığın kaldırılması, bireysel tercihlerin ve uzmanlık alanlarının öne çıkmasına da zemin hazırladı. Artık hekimler, sadece devletin atadığı görevli memurlar değil, bilgi ve becerileriyle kendi ekonomik değerlerini yaratan bireyler haline geldiler. Bu durum, piyasanın arz tarafında çeşitlilik ve yenilikçilik getirdi.
Ekonomik açıdan bakıldığında, bu değişim “bilgi piyasasında rekabetin artması” anlamına gelir. Eskiden tıp alanındaki bilgi akışı tek merkezden (Hekimbaşı ve saray çevresi) sağlanırken, 19. yüzyıl ortalarından itibaren medikal bilgi artık çok sayıda aktör tarafından üretilebilen bir ekonomik kaynak haline geldi. Bu da sağlık hizmetlerinde kalitenin artmasını, fiyatların ise daha rekabetçi hale gelmesini sağladı.
Toplumsal Refah ve Ekonomik Etkiler
Her ekonomik reformun nihai hedefi, toplumsal refahı artırmaktır. Hekimbaşılığın kaldırılması da uzun vadede sağlık hizmetlerinin yaygınlaşmasına, bilimsel eğitimin gelişmesine ve toplumun genel sağlık düzeyinin yükselmesine katkı sağladı. Bu, klasik bir “refah ekonomisi” örneğidir: merkezi otorite yerine piyasa dengeleriyle yönetilen bir sistem, kaynak tahsisini optimize etmiş ve kamu yararını maksimize etmiştir.
Ancak bu dönüşümün kısa vadede bazı maliyetleri de oldu. Merkezi sistemin kaldırılmasıyla birlikte, özellikle taşra bölgelerinde sağlık hizmetlerine erişim geçici olarak zorlaştı. Bu da “geçiş maliyetleri” olarak tanımlanan bir ekonomik dengesizliği beraberinde getirdi. Fakat uzun vadede kurumsal denge yeniden sağlandı ve modern sağlık sisteminin temelleri atıldı.
Geleceğe Ekonomik Bir Bakış: Kurumların Evrimi ve Refahın Sürdürülebilirliği
Tarihten alınacak ders açıktır: Ekonomik sistemler, sadece kaynakların değil, kurumların da evrim geçirdiği yapılardır. Hekimbaşılığın kaldırılması, Osmanlı’nın “merkezi tedarik ekonomisi”nden “kurumsal rekabet ekonomisi”ne geçişinin bir simgesidir. Günümüzde sağlık ekonomisinde yaşanan tartışmalar — kamu harcamalarının etkinliği, özel sektörün rolü, hizmetin erişilebilirliği — aslında bu tarihsel dönüşümün modern bir yansımasıdır.
Bugünün ekonomistleri, sınırlı kaynaklarla maksimum refahı nasıl sağlayacaklarını tartışırken, geçmişte alınan bu kararların uzun vadeli sonuçlarını da hatırlamalıdır. Çünkü her ekonomik reform, tıpkı Hekimbaşılığın kaldırılması gibi, bir toplumun gelecekteki refah dengesini yeniden tanımlar.